Kuzeyses Gazetesi > Beşikdüzü Haber

Beşikdüzü Haber | Vakfıkebir, Görele, Eynesil, Şalpazarı ilçelerinden yayın yapan Trabzon haber sitesi

ANADOLU LİSESİ ÖĞRENCİSİ İL ÜÇÜNCÜSÜ OLDU

Trabzon İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Trabzon Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı işbirliğinde, inanç, azim ve yiğitlik mücadelesinin destanı ve dünya tarihine “Çanakkale Geçilmez” sözünün nakşedildiği tarih olan 18Mart 1915 Çanakkale Zaferi’nin 107.yıl dönümü ve Şehitler Günü etkinlikleri çerçevesinde “Direnişten Dirilişe 18 Mart” konulu liselerarası kompozisyon yazma yarışmasında Beşikdüzü Anadolu Lisesi öğrencisi Sefanur Karabulut il üçüncüsü oldu.

Okul Müdürü Şenol Ziya Yıldırım, “İlçemizi en iyi şekilde temsil ederek bu yarışmada il üçüncüsü olan öğrencimiz Sefanur Karabulut’u tebrik ediyor, emeği geçen edebiyat öğretmenlerimizi kutluyorum” dedi.

Biz de Kuzeyses ailesi olarak bu öğrencimizi kutluyor, öğrencimizin bu  kompozisyonunu yayınlıyoruz.

ASRIN DESTANI:KUTSAL ÇANAKKALE MUKAVEMETİ

SEFANUR KARABULUT

Çanakkale; kanla yazılmış bir destan, tarihe vurulan unutulmaz damga, mezar taşı bile olmadan kaybolup gitmiş isimsiz kahramanların ağıdı,  bir vatanın kalbinin attığı yer, şühedanın yankılanan sesi, bağımsızlık için vurulan prangaları parçalayış hikayesi. Her karış toprağında bin şehit, bin mezar, ahirete bırakılan kavuşmaların resmi…

Yıl 1914…Yedi düvelin gemilerinden yükselen top tüfek sesleri inletiyor göğü ve yeri. Metrekarede altı bin mermi. Askerler şehit , ordu gazi. Bir hilal uğruna adanan hayatlardan geriye kalan kan suluyor memleketin toprağının her zerresini. Mehmetçiğin sessiz çığlığı titretiyor alemi. Evladını yitiren ananın feryadı sarmış her yeri. Ebediyen babasından koparılan çocuğun özlemi, bir ömür geçse dinmek bilir mi?

Yıl 1915…Mermiler havada çarpışmakta; kollar, başlar, bacaklar havada uçuşmakta. Türk askeri savaşmak için değil ölmek için orada, celladına koşarken şehadete kucak açmış durumda. Ateş, ölüm, kan dört bir yanda, yurt kaynamakta. Analar ellerini açmış Allah’a, evlatları için duada ,çocuklar kan ağlamakta. Göğsü siper, omuzları çelikten millet; var gücüyle son defa, tek yumruk, omuz omuza düşmana karşı koymakta. Kandan görünmüyor, pembeye bürünmüş Ege ve Marmara.

Düşman cenapları haykırıyor, Türk yurdunu ele geçireceğim sanıyor lakin bilmiyor ki Anafartalar’da, Conkbayırı’nda alayımızın başında Mustafa Kemal adlı gözleri deniz bir atlı vardı  ve birden ayaklandı: “Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum!”. Ordular ileri atıldı, canlarından başka verecek neleri kaldı?

“Şu Boğaz Harbi nedir, var mı ki dünyada eşi benzeri, gösterilebilecek bir dengi. Dağlar taşlar şüheda gövdesi, kan bürümüş her yeri, Bedrin arslanları ancak bu kadar şanlı idi…Muzaffer doğmuş bu millet esaret nedir bilir miydi?” Bu muzaffer millet mermisi tükendiğinde cephe gerisine sığınmak yerine süngüsünü takıp son gücüyle son defa esarete baş kaldırır, kazmasını, küreğini eline alır, düşmana karşı var gücüyle direnir, gerektiğinde 215 okkalık mermiyi omuzlanır yine de taarruza geçer, ileri atılırdı çünkü Türk’ün kitabında umutları yitirip karanlıklara savrulmak yazmazdı. Esaret kabul edilemez hatta düşünülemezdi. Türk’ün nezdinde yaşamanın şartı aynı gök kubbenin altında, aynı duyguları paylaşanlarla birlikte son ana kadar, diriliş yaşanana  kadar, direniş göstermekti.

Son defa “Ya Allah” dendi ve birlikler ileri atıldı. Canlar  ortaya konulup hayaller diğer dünyaya bırakıldı ve ne pahasına olursa olsun o şanlı emir yerine getirildi. Düşman birlikleri tarafından da açıkça görülmüştü ki ne bu emri verebilecek bir başka komutan gelmişti cihana ne de gözünü kırpmadan bu emre uyacak, ruhunu teslim edip de vatanının toprağının bir karışını teslim etmeyecek  bir başka millet…

Asırlar boyunca dünyaya hükmeden koca çınarın ,Osmanlı’nın; yorulmuş, yaşlanmış ve hatta son demlerini yaşıyor olduğunu zanneden, zafere kesin gözüyle bakan Haçlı zihniyetine atılan son tokat da bu olmuştu.

Haçlı birliğinin yürüyen kaleleri Boğaz’ın dibinde yerini alıp askeri kaçacak delik ararken iki yüz elli binden fazla kaybı olan Türk ordusu dirilir, şahlanır. Onu diri tutan bir vatan sevgisi vardır çünkü. Sonunda o kabus gibi 433 gün sona erer. Adına anıt dikilecek destansı mücadele son bulur.

Zaferin adı Çanakkale, yazarı da mimarı da Mehmetçik. Bugün biz nefes alalım diye o gün son nefesini vermiş  215 okkalık merminin altında Seyit, bire yirmi beş güçteki İngiliz ordusunun karşısında onuncu bölük, başlarında Yahya Çavuş, tüfeği bozulunca kürekle düşmana yürüyen Mehmet Çavuş, henüz 12 yaşında Nezahat Onbaşı, Anafartalar’da Mücahide Hatice Hanım, cephede ve gerisinde sayılamayan on binler, yüz binler…

Bu yüzyıllık destan sadece kazanılmış bir zaferden ibaret değildir. Aynı zamanda kalplerdeki en büyük acı, yüreklerdeki en derin kordur da. Nice vedalaşmalar olmuştur dönüşü olmayan, nice ahirete bırakılan kavuşmalar, nice kaybolanlar, nice ölümler, nice  ayrılıklar…Lakin bunlar değildir milleti korkutan, vatanından koparılacağı düşüncesidir. Vatanının toprağının bir karışının düşman eline geçeceği düşüncesidir.

Niceleri vardır ki bu yolda hiç düşünmeden ölüme atılan…Çanakkale’de celladına koşarken ölümü kucaklayan on binler… Bile bile silahın önüne atılan Fethiler, 15’inde Erenler , canımdan geçerim de vatanımdan geçmem diyen, 30 kurşunla şehadete eren Ömerler…Bizlere düşen ise vatanı için bu kutsal mertebeye ermişlerin bu mukaddes emanetine en güzel şekilde bakmak, koruyup kollamak, sahip çıkmaktır.

Vatan için canını feda etmiş yüz binlere saygı, sevgi ve minnetle…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gülay Harita Kadastro
Kule Rezidans
Elit Lastik
Naninos Pizza
Hedef Bilgisayar