Varolmamızın, yaşamamızın temeli zannederiz hatırlamayı. Hafızamızdaki anılarda ömrümüzü canlı tuttuğumuzu sanırız.
Ne kadar çok dirensek de çocukluğumuz, gençliğimiz, göz açıp kapar gibi geçiveren düğün bayramımız, belki de eski fotoğraflarda ve ahbap sohbetlerinde kalmıştır ancak.
Ne çok değer vermiş, ne kadar da çok ölümsüz değer yüklemiştik onlara oysa.
Şu an durduğumuz yerde, yüzümüze esen taze rüzgarda, bakan bir çift gözde, bizi muhatap alan sözde idi gerçek değerimiz. Mühim olan a’nı yaşamaktı. En güzel a’nımız şu andı, gayrısı yalandı.
Her nasıl olursa olsun, dünyevilik için bir piramit dikmede ısrar, firavuna yakışan değil miydi?
Cisme, isme ve resme sıkı sıkıya sarılma hangi birimizi kurtarabildi?
Tazelenen diri zamanlar elimizdedir. Bugün gibi yeni arefeler, taze gülüşlerle yaşanacak bayramlar önümüzdedir.
Afiyetle kalınız…