Eğitimde, sporda, siyasette… her alanda, binlerce “yalanın dekoru önünde, biçilen rollerin sergilendiği” bu ülkeden, kaçışın hikayesidir cümlelerimizdeki konu. Asli memleketimiz olan kendimize, özümüze, saklıkentimize, sığınağımıza doğrudur yolculuk…
Ata tohumları gibi bozulmamış, bir meziyetimiz kalmamış mıdır? Nedir bu kadar karanlığa sarılmalar, şeytan ile kurulan gizli dostluğumuz?
Evimizin her odasında, çalışma masamızda, sokaklarda köşe başlarında ve baş köşelerimizde her an iki yüzlülüğümüzün, başımızı kuma sokup saklanmamızın, maskeler takmamızın zamanı mıdır?
Tek bir tohumun kurak toprak ile buluşmasıdır başlamak. Bir küçük selam ile kazanılır insan, insanlık. Bir kıvılcım ile ısınır haneler, sönmüş ocak. Bir adım ile çıkılır yola, kazanılır koca bir fetih.
Sahte sözlerin, davranışların gönül hanemizde bir karşılığı yoktur. Böylesi süre gelen hayatın akıbeti kökten yokoluştur.
Selam ile…