Basın milletin müşterek sesidir derler ya, bu söz Beşikdüzü için geçerli değil. Herkes gazeteci olmuş. Sayfasına bir haber attı mı onun için yeterli oluyor. Başka yerde çıkmasına gerek yok diyor. Yüz kişi okuyacağına 10 kişi okusun yeter diyor. Bakış acısı maalesef bu!
Benim bir sözüm vardır. “BASINSIZ YAPILAN İŞ, AMFİSİZ ÇALINAN SAZA BENZER” diye. Siz ne yaparsanız yapın, basında çıkmadıktan sonra, amfiye bağlanmayan saza benzer. Amfiye bağlanmayan sazın sesini ancak siz duyarsınız. O ses başkalarına ulaşmaz. Basın da ona benzer. Basınsız yapılan işinizden ancak sizin haberiniz olur. Başkalarının olması mümkün olmaz.
Tahsili, makam ve mevkisi ne olursa olsun, kendini yetiştirememiş insan cahildir. Diploma almakla kültürlü insan olma arasında çok ama çok büyük fark olduğunu defalarca söylemiş ve yazmışımdır.
Sosyal medyada geziniyorum bir çok haberin sadece ilgili kişiler tarafından yapılıp kendi sosyal medyalarına atıldığını görüyorum.
Ben gazetecilik hayatımda yaptığım bir haber, sadece benim gazetemde çıksın diye hiç düşünmedim. İsteyen tüm arkadaşlara servis yaptım. İsterim ki, on gazetede çıksın, birkaç televizyonda çıksın. Bundan ne zararım olur. İlçemin reklamı olur, ilçemin sesi daha kür çıkmış olur.
Bilmem hangi okulumuzun öğrencisi Trabzon birincisi olmuş veya Türkiye’de derece yapmış. İl Milli Eğitim Müdürü Beşikdüzü’ne gelmiş, turnuva düzenlenmiş falan okulumuz şampiyon olmuş. Falan kurum iftar yemeği vermiş. Şehit aileleri ziyaret edilmiş. Milletvekili ya da milletvekili adayı Beşikdüzü’ne gelmiş. Muhtar mahallesinde mükemmel bir iş yapmış. Bunları birer örnek olarak yazdım ancak gerçeklik payları yüz de yüz. Hiç birine ne hikmetse Kuzeyses davet edilmiyor, Kuzeyses’e haber gönderilmiyor.
Ondan sonra okuyucu şu haber niye yok, bu haber niye yok diye eleştiride bulunuyor. Ben falcı değilim. Bu yapılanları gece rüyamda da görmüyorum. Her kurumun bir sorumlusu var. Onlar kurumlarını ve Beşikdüzü’nü düşünmüyorlarsa bizim yapabileceğimiz bir şey yok. Nedenini bize değil onlara sorsunlar. Beşikdüzü7nü hep ben mi düşüneceğim. Biz çağrıldık da mı haber yapmadık? Tüm teknolojiye rağmen basını haberdar etme yönünde 1988 yılının çok gerisinde kalındı.
Zaman zaman bu sorunu dile getirdim. Yeşilkıyı gazetemin manşetinden yazdım. Köşe yazısı olarak yazdım. Bizzat yüz yüze söyledim. Sonuç sıfır. Bütün bunları sanki taşa yazdım, taşa söyledim. Sorsan bunlar hep tahsilli, kültürlü insanlar. Belli oluyor. Kazandığı bir başarıyı haber yaptıramayan insan tahsilli olsa ne olur. Basın gözüyle bakıldığında hiçbir değeri yoktur.
Bana sokaktaki insan haber veriyor. Falan yerde şu etkinlik var, bu etkinlik var diye. Ben de kendilerine o kurumun başında kimse yok mu? Kurumun başında düşünmüyorsa bize söz düşmez. Sana hiç düşmez diyorum. Adam haklısınız deyip gidiyor. Biz Beşikdüzü’nün sesinin çıkması için gayet ediyoruz, site kuruyoruz, birileri Beşikdüzü’nün sesinin duyulmaması için gayret gösteriyor. Başka ilçelerde 2-3 gazete, 3-4 tane haber sitesi var. Hani kültürünle avunuyorsun, Kuzeyses’in dışında senin neyin var!
Sonuç olarak bu duyarsızlığa ne zaman son verilir bilemiyoruz. Bildiğimiz tek şey, özellikle son 4 yıldır basınla pek çalışılmıyor. Hep biz uğraşıyoruz, didiniyoruz. Destek olan yok. Destek verildiği zaman Beşikdüzü kültür alanında bir adım daha ileri gitmiş olur. Ama öyle olmasını da isteyen yok gibi.