Kuzeyses Gazetesi > Beşikdüzü Haber

Beşikdüzü Haber | Vakfıkebir, Görele, Eynesil, Şalpazarı ilçelerinden yayın yapan Trabzon haber sitesi

MALATYA’DA YAŞADIKLARIMIZ

Beşikdüzü Milli Eğitim eski Müdürü İHH Beşikdüzü temsilcisi Mucahittin Kerim İkibaş, gittiği deprem bölgesinde yaşadıklarını Kuzeyses Gazetesi için kaleme aldı. Neler yazdı bir göz atalım.

“Sabahın erken saatlerinde telefon sesiyle uyandım. Şanlıurfa’daki kızım telefondaydı. O saatte telefon almak. Her şey aklına geliyor insanın. Ama deprem olduğu akla gelmesi çok uzak tabii. Kızım, “baba; deprem oldu biz iyiyiz her taraf yıkıldı, çok kötü, çok korkunç bir andı” dedi. Ben hemen tv ye koştum ve durum gerçekten korkunçtu. Hemen çantamı hazırladım. İHH Trabzon arama kurtarmadan haber beklemeye başladım. Haber geldi. AFAD la yapılan istişarede Malatya’ya gideceğimiz belli oldu.

Trabzon’dan dokuz arkadaşla yola çıktık. Depremle ilgili değerlendirmeler ve neleri, nasıl yapacağımızı konuşarak devam ederken Gümüşhane pöske dağında kar ve tipiye yakalandık. Aracımızı kar ve tipi altında yaklaşık üç km itmek zorunda kaldık. Erzincan’da aracımızın tekerleklerini değiştirirken ikinci depreme Erzincan’da yakalandık. İlk defa bu kadar büyük bir depremi yaşadım. Gerçekten çok korkunç. Burada Allah’ın gücünü kuvvetini müşahede ettim. En kısa mesafe olan Pütürge’den gitmeye karar vermiştik. Ama ikinci depremde bu yol çığ sebebiyle kapanınca, gerçekten kış şartları zor olan virajlı Kemah, Kemaliye, Arapkir yolundan 13 saatlik bir yolculuk sonunda Malatya’ya vardık. Ayağımızın tozuyla AFAD tarafından bize verilen konumdaki enkazda çalışmaya başladık. Yorulmak yok, uykusuzluk yok, kar altında olmamıza rağmen üşümek yok. Burada bulunduğumuz süre içinde hep bu şekilde gayret gösterdik. Daha hızlı ve çok çalışırsak bir vatandaşımızı daha sağ olarak çıkarabilir miyiz ümidiyle ve var gücümüzle çalıştık.

Enkaza giderken içimiz ümit dolu. Sağ bir vatandaşımızı kurtardığımızda büyük bir mutluluğa dönüşüyor bu umut. Ama vefat etmiş bir vatandaş olunca herkes yıllardır tanıdığı bir arkadaşını bir yakınını kaybetmiş gibi hüzünleniyor. Ama durmak yok. Çünkü geçen her saniye bir nefes bir can demek.

Arama kurtarma faaliyetleri sırasında bu zaman kadar kullanmadığım bir çok aleti sanki yıllardır kullanıyormuş gibi kullandım. Bazen elimde Hilti ile beton kırıyorum bazen demir makasıyla veya spiralle demir kesiyor bazen kazma kürek çalışıyor bazen ellerimle betondan bir parçayı daha nasıl uzaklaştırırım diye gayret ediyorum. Sonuç mutluluk veya hüzün ama umutsuzluk yok.

Gerçekten zor bir hayat başladı Malatya’da ve diğer deprem olan illerimizde depremden kurtulan vatandaşlarımız için. Evi hasarlı yıkılmış veya hiç hasarı olmayan herkes sokaklarda bir ateşin etrafında suskun bir şekilde bekliyor. Herkes aynı. Zengin, fakir, gecekonduda oturan, rezidansta oturan, dolgun maaşı olan, asgari ücretle çalışan veya hiçbir geliri olmayan. Allah herkesi eşitlemiş bu ateşin başında veya çadır kentte. İhtiyaç sahibi olmuş herkes. Bir içim suya muhtaç olmuş.

Ancak Aziz Türk Milleti bu olayda da ne kadar büyük olduğunu gösterdi. Depremin ikinci günü Malatya’ya Türkiye’nin çeşitli illerinden yardımlar yağmaya başladı. Allah bir kuruş ile destek olandan da razı olsun. Gerçekten burada bizleri yalnız bırakmayan tüm vatandaşlarımızı kutluyorum.

Malatya’da geçen on gün içinde hiçbir zaman açlıkla ilgili bir sorun yaşamadık. Az veya çok herkes bir şeylerini enkazlarda çalışan ekiplerle paylaştı. Türkiye’nin herhangi bir yerinden gelen bazen bir sivil toplum kuruluşu bazen bir şahıs; simit, poğaça, dürüm, çorba, su, meyve suyu, çay ne getirebildiyse bizimle paylaştı. Bir genç gördüm. Yakın bir şehirden gelmiş, çantasına eldivenler koymuş ve soğukta bekleyen Malatyalılara dağıtıyor. Bir kişi, poşete çoraplar koymuş; ben Konya’dan geliyorum, elimden bu geldi, bu çorapları paylaşmak ve arama kurtarma ve yardım faaliyetlerinde çalışmak istiyorum diyor. Bu birliktelik oldukça bu millet bu devlet ilelebet yıkılmaz buna kimsenin gücü yetmez.

Ve Malatya’da son görevimizden sonra sabah yola çıktık. Elazığ’da bir kızımız var. Onu ziyaret edeceğiz. Çünkü enkazdan kurtarırken ona söz verdik. Doğum gününü beraber kutlayacağız diye. Beyza’ya bir doğum günü pastası alarak Fethi Sekin Şehir Hastanesinde ziyaret ettik. Duygusal anlar yaşadık. Sanki o bizim kızımız olmuştu. Beyza annesini ve ikiz kardeşini kaybetti. O anları tekrar yaşadık, her zaman yanında olduğumuzu dile getirdik.

Dönüş yolunda, hepimizde bu kadar psikolojik ve fiziksel yorgunluğa rağmen şu düşünce vardı. Acaba erken mi dönüyoruz? Başka bir şehre mi gitmeliyiz? Aslında Maraş’a gitmeyi düşündük. Fakat orada da kurtarma faaliyetlerinin sonuna gelindiği bilgisi almıştık. Bu nedenle Trabzon’a dönmeye karar vermiştik. Yine de vicdanımız rahat değildi.Bu düşüncelerle evimize vardık Buruk bir sevinç; eve geldiğimiz için sevinçli ama Malatya’da yaşadığımız deprem gerçekleri, vatandaşlarımızı bekleyen zorlu bir gelecek için üzüntü. GEÇMİŞ OLSUN TÜRKİYEM”dedi.

3 thoughts on “MALATYA’DA YAŞADIKLARIMIZ

  1. Yıkıldı evler,  kesildi ışıklar, şehit oldu canlar
    Analar ağlar, kuzular ağlar,  dostlar ağlar

    Ömerler, Fatmalar can verip cananı buldu
    Maraş ağlar, Antep ağlar, Trabzon ağlar

    Malatya’ya sefer gerek, bu emri duyan koşar
    Yol ağlar, yolcu ağlar, toprak ağlar

  2. Depremde vefat eden Kardeşlerimize Rabbimiz Allah’tan rahmet; yaralı ve hastalarımıza da şifalar diliyorum.Allah cc sizden ve depremzede kardeşlerimiz için seferber olan zerre miktarı hayrı, duası olan tüm kardeşlerimizden razı olsun.Doğal afetler ve salgın hastalıklar son; Devletimiz ebed müddet var olsun…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gülay Harita Kadastro
Kule Rezidans
Elit Lastik
Naninos Pizza
Hedef Bilgisayar