Kuzeyses Gazetesi > Beşikdüzü Haber

Beşikdüzü Haber | Vakfıkebir, Görele, Eynesil, Şalpazarı ilçelerinden yayın yapan Trabzon haber sitesi

OPR .DR.ÖMER İLELİ İLE YAŞADIĞIM BİR HATIRA

Değerli okuyucularım.

Bu seferki yazımda  yıllardır yazamadığım bir anıma yer vermek istedim. Anımız Vakfıkebir Devlet Hastanesi’nde geçiyor.

Yılını tam hatırlayamayacağım ancak 2001 veya 2002 yılı olabilir.  Basın mensubu olmam dolasıyla zamanın Vakfıkebir Devlet Hastanesi Başhekimi Opr.Dr. Ömer İleli’yi çok sık ziyaret ederdim. Haber işi olsun olmasın, iki hafta bir, üç haftada bir mutlaka başhekime ziyarette bulunurdum.

O bizi, biz onu seviyorduk. Her ziyaretimde de poliklinik yaptığı için yeterince görüşemiyorduk. Birgün ; “Ahmet Bey, sen bana saat 11.30’dan sonra gel. İş yoğunluğundan dolayı seninle ilgilenemiyorum. O saatten sonra daha müsait olurum” dedi. Ben de o günden sonraki ilk ziyaretimi 11.40’ da yapmıştım.

Başhekim İleli makamındaydı. Hoş beşten sonra çay söyledi. Tam çaylar geldi o sırada hemşire hanım içeriye girerek, “Başhekim Bey hastan var” dedi. Biraz bozuldu ama “Ahmet Bey, sen çayını içene kadar ben hastaya bakar gelirim” dedi ve polikliniğe gitti.

Aradan on dakika geçti geçmedi sinirli bir şekilde başhekimliğe geldi. Koltuğa otururken boynundaki (adını bilmiyorum) hastayı dinleme cihazı masaya çarptı. O kadar sinirlenmişti ki, o cihazın boynunda olduğunun farkında bile değildi.  Yüksek bir sesle, “senide mi getirdim” dedi ve bana dönerek; “Ahmet Bey, bu insanlar hastane kapılarında sürünmeye mahkumdurlar” dedi.

Bu tepkisine biraz şaşırarak, hayırdır Başhekim Bey dedim. Ömer Bey bu sefer açtı ağzını yumdu gözünü: “Allah bu devletten razı olsun. İyi ki, makam odalarına arabayla girilmiyor. Eğer makam odalarına arabayla girilse, arabadan inip koltuğuna oturacak, mesaisi bitti mi de arabaya binip evine gidecek. Birinci kata asansörle çıkacak, birinci kattan asansörle inecek. Senin anlayacağın bu insanlar bir adım yürümek istemiyorlar. Ondan sonra da hastane kapılarında kalıyorlar. Kalacaklar tabi. Bu kafayla çok daha kalacaklar“ dedi ve devam etti:

Ben doktorum. Her gün saat 03’te uyanırsam Vakfıkebir’den Beşikdüzü Akkese Köyü’ne (enaz 5 km.) kadar yürüyorum. Eğer 03.30’da uyanırsam Ağasarderesi köprüsünden dönüyorum. Ben doktorum bana ne lazım yürüme!

Ama iş öyle değil. Dünyada en büyük doktor yürümedir. Yürümenin üzerine doktor tanımıyorum. Yürümeyen insanda her türlü hastalık  olur. Ben keyfimden mi gecenin o saatinde kalkıp yürüyorum? Millet yürümenin faydasının hâlâ farkında değil” dedi.

Bu açıklamalar benim için çok önemli bir haberdi. “En büyük doktor yürümedir” başlıklı bir haber yapmayı düşünüyordum. Bugün yazarım yarın yazarım derken on beş gün sonra başhekimin tayini çıkmazmı!

Haber elimde kaldı. Bu olayı haber yapamadım ama, yıllar sonrada olsa köşemde yazarak sizlerle paylaşmak istedim. Dr. Ömer İleli’nin bu serzenişinden alınacak dersler var. Herkes kendini bu konuda kantara koyabilir.   Ben günde ne kadar yol yürüyorum. Sağlığım için yürümeliyim demeli.

Zaten millet olarak hep masa başı işte çalışmak istiyoruz. Yani oturarak çalışmak . Bir market açıp kasanın başında oturmak, bir ayakkabı dükkânı açıp masanın başında oturmak, memur olarak masa başında çalışmak;  çalışmak değildir!.. Masa başı çalışanlara  işi olan işsizler denir.

Ruhen çalışıyorsun. Bedenen yaptığın bir şey yok. Mesela garsonluk yapanlar, inşaat işinde çalışanlar, bağında bahçesinde kazma kürek çalışanlar, her türlü spor yaparak  geçimini sağlayanlar,  bedenen çalışan insanlardır. Vücutları devamlı idmanlıdır.

Devlet dairesinde çalışanlar veya işinde masa başında oturanlar,  gündelik olarak biraz yol yürümeli. Hafta sonları mutlaka spor yapmalı.

Herkese sağlıklı günler dileğiyle.

2 thoughts on “OPR .DR.ÖMER İLELİ İLE YAŞADIĞIM BİR HATIRA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gülay Harita Kadastro
Kule Rezidans
Elit Lastik
Naninos Pizza
Hedef Bilgisayar