Futbol, voleybol, basketbol… faaliyetlerine büyük şirketler sponsor oluyorlar. Bu onların çalışma hayatlarına vizyon kattığı gibi, olmazsa olmazları, sosyal sorumluluk görevlerini de yerine getirmiş oluyorlar bu sayede.
Futbol şehri Trabzon’da her köşe başında karşılaştığımız sportif faaliyetler, gençlerimizin, sağlıklı bir bedenle beraber, temiz, berrak bir disiplin kazanmaları sonucunu da meydana getiriyor.
Sahada saatler boyu koşup efor sarf eden oyuncu, geçen her dakika ve bazen bir gol, bir madalya sevinci ile mutluluğu kucaklıyor. Gelişiyor, olgunlaşıyor.
Bu mutluluğu getiren güzel süreci, büyük şehirlerde değilde, ilçemiz gibi yerelde yaşamak, bunu sürdürebilmek o kadar zor ki.
Kahvaltısını yapamayan, formasını temin edemeyen, spor alanına ulaşamayan çocuklarımız ve en önemlisi de evinde bir tencere kaynatma düşüncesindedirler. Yinede tüm bunlara rağmen gelecek vadeden gençlerimiz vardır.
Yüzlerce yıllık büyük aile şirketlerimiz, spor kültür sanat faaliyetlerine destek verme yönünde öngörüsü yüksek işletmelerimiz ne yazıktır ki pek de yoktur bölgemizde.
Ayrıca şimdi kredi kartlarının ve yabancı markaların köleliği bir hastalık gibi dünyayı sarmış, el emeği alın teri unutulmaya yüz tutmuştur. Bunu da eklemek gerektir.
Tarlamızda büyüttüğümüz fidanın, ağıldaki kuzunun, işin, aşın, sınıfta görülen dersin ekonomik ve mesleki, gerçek değerinden uzak düşülmüştür.
Bir tek golün sevincini bile yaşatmıyor, emeğimizin karşılığı, cüzdanımıza koyduğumuz para bize.
Sanayi siteleri, esnaflar, kobiler bu noktada mühim bir yükün altındadır. İstihdam ve iş imkanlarına zemin hazırlamak da devletin görevidir bu noktada.
Ekonomi ile kültür, sanat ve spor beraberdir. Fabrikada usta, sahada sporcu, birleştirilerek, usulünce ilerlenmeli tüm bu süreçte.
Sıhhat ve afiyetle kalınız…
