”KONUŞ YA HÜMEYRA!” (Güzel Yüzlü)
Bu hitap kutlu peygamberin yorgun anlarında A’işe annemize seslenişi…
Kızlarımız, kadınlarımız, annelerimiz burçlarımızda bayrak, sinemizde ilahi kelamdır onlar. Trabzon’un fadimesi, İstanbul’un saraylısı veya Erzurum’un kar kokulu – toprak kokulu eminesinin birbirinden farkı yoktur, tektir.
Bir evlat pir olsa da anaya muhtaç imiş ya, peygamberi zişandan bir ana hatırası ve nihayetinde bir kavuşma cümlesi ile sonlu…
…
Dönüş yolunda Ebva’ya geldiklerinde Amine validemiz hastalanır ve hastalığı ağırlaşıyor. Ateşli bir hastalık. İşte o anları Ümmü Eymen annemiz anlatıyor:
Allah Resulü (S.A.V.) hasta olan annesine sığınmış, “Anneciğim nedir bu hal?” diye soruyor. “Bu bir hastalıktır,” diyor annesi… “Bu hastalığın adı ölümdür…” Altı yaşında bir çocuk ölümden ne anlar? “Sen de babam gibi mi olacaksın?” diye soruyor. Yani dönüşü olmayan bir şey mi? Amine annemiz hiçbir şey söylemiyor.
Oracıkta, altı yaşındaki çocuğun gözleri önünde ruhunu teslim ediyor. Ebva’da Allah Resulü hayatının en zor anlarını yaşıyor.
Ümmü Eymen annemiz teskin etmeye çalışıyor. Efendimiz Ümmü Eymen’e bir şey söylüyor. “Ey Ümmü Eymen! Anne yüzü hiç unutulmayacak bir yüzdür”. Yıllar sonra bu sözün ne anlama geldiğini biz yine Efendimizden (S.A.V.) öğreneceğiz.
Elli küsur yaşında iken Efendimiz Medine’deki mescitte namaz kıldırıyor, Fatiha’yı okumaya başlıyor, bitiremiyor… Ağlıyor… Ağlıyor. Sonra bitiyor namazı ve sahabe soruyor: “Ya Resulallah, bugün namazda çok duygulandınız, ne oldu?” Efendimiz şöyle diyor; “Aklıma annem geldi, dedim ki, şimdi annem hayatta olsaydı, ben de eve varsaydım, başımı dizlerine koysaydım… Ey Anacığım, oğlun geldi deseydim. O da benim saçlarımla oynasaydı.” Bunları söylüyor Allah Resulü… (Siyer’den)
***
O sızı, bir devre rehber olma yolunda belki de bir terbiye olunuş sırrı… Yanında iken ayrısındır bazen veya uzakta iken kavuşmuşsundur. Gönlü güzel olana gurbet olur mu?
Cümle geçmişlerimize rahmet duası ile…
ANNELER, ANNELER, ANNELER !
Annenin akşam sabah
‘Yüreğine değiver
Her ne dileği varsa
Sen başını eğiver’
‘Anne başta taç imiş
Her derde ilaç imiş
Bir evlat pir olsa da
Anneye muhtaç imiş’