Dün sana Boztepe’den baktım can Trabzon’um
Hırçın Karadeniz’in çalkalandıkça güzel
Bir sis kalkar üstünden yükselir bana doğru
O sisin dumanları halkalandıkça güzel
Oturup Kadırga’nda gelen geçene sorsam
Toplanıp çoluk çocuk horon kolunu kursam
Kapkara lahanana bir kere kaşık vursam
Sade ekmeğin bile tuza bandıkça güzel
Ganita bahçeleri sevdalılar yuvası
Faroz’da bir baş soğan bir de hamsi tavası
Kemençenin sesinde kolbastının havası
Havasında gençlerim bak sallandıkça güzel
Artık taşlı değildir güzel Maçka yolları
Akçaabat’ta şenlik var kaldıralım kolları
Gölge etsin üstüme karayemiş dalları
Dalların yaprakları yeşillendikçe güzel
Çektim ciğerlerime Haçka’nın havasını
Sürmene’de yaparlar bıçağın en hasını
Uzungöl’e giderken görün Çaykara’sını
O doyulmaz manzara içim kandıkça güzel
Yemyeşildir yaylalar masmavi bir gökyüzü
Ağasar kıyısında yaşar Çepni’nin özü
Eğitimin beşiği şipşirin Beşikdüzü
Sahilde ışıkları bir bir yandıkça güzel
İnsanının gözü tok halinden anlar açın
Mayıs ayı gelende yaylaya başlar göçün
Zigana’ya çıkarken Hamsiköy’de sütlacın
Koy yiyelim koy tasa koy tatlandıkça güzel
Hurmaların lezzetli doyum olmaz tadına
Arafil’de ererler aşıklar muradına
Çizmişiz mutluluğu bir martı kanadına
Martıların Yoroz’da ciyakladıkça güzel
Tarihi çevir de bak şeref dolu yaprağın
Dört mevsim canlı canlı bereketli toprağın
Üstümüze kol kanat ay yıldızlı bayrağın
Gönderde ilelebet dalgalandıkça güzel
Ağlar atılır erken bize her taraf Mersin
Araklı’da Pervane, Yomra’dan öte Arsin
Al bizleri koynuna aç koynunu ne dersin
İkimizin yüreği sevdalandıkça güzel
Gel Of’unun çayını birkaç defa keselim
İmansız peynirini çuvallara basalım
Madur’un tepesinden püfür püfür eselim
Yemyeşil bahçelerin çayca fındıkça güzel
Uzun sokak bir gelin süslenmiş sağı solu
Zağanos köprüsünden geçelim açın yolu
Atapark, Ortahisar tarih ile dopdolu
Fatih’in emaneti dünya döndükçe güzel
Bir kolayın bulunur, müşkülün de zorun da
Vakfıkebir ekmeği pişiyor taş fırında
Tek bilek, tek yüreğiz hem bugün hem yarın da
Birlikte günlerimiz hep yaşandıkça güzel
Sonsuzluğa sürecek senin şerefin şanın
Vatanımın uğruna döküldü nice kanın
Ey Trabzon duy beni, bu aşığın Sekban’ın
Bir gaybana dili var seni andıkça güzel
-Selahattin Sekban