Beşikten bir dağın eteğindesin
Sana seslenirim hey Beşikdüzü
Sultan Melikşah’ın otağındasın
Kendini çok şanslı say Beşikdüzü
Masmavi bir deniz, tertemiz hava
Bilirim varlığın her derde deva
Oğuz’a, Türkmen’e, Çepni’ye yuva
Ne güzeldir sende soy Beşikdüzü
Doğun Vakfıkebir, batın Eynesil
Sanki mücehversin ne güzel sahil
Söylemedi deme kıymetini bil
Akıyor içinden çay Beşikdüzü
Yürekten söylenen türkün şarkınla
Diğer ilçelerden olan farkınla
Bir uçtan bir uca güzel parkınla
Elbette ki gurur duy Beşikdüzü
Tadına doyulmaz fındığın çayın
Hep bereketli on iki ayın
Çeşmenden içtiğim o tatlı suyun
Sanki cennetteki mey Beşikdüzü
Köylerin pırlanta, dizilmiş nice
Yetmiyor kelime, yetmiyor hece
Ne güzel manzara ne güzel gece
Kıskanır vallahi ay Beşikdüzü
Mest olur sınırdan içeri giren
Bu nasıl sallanış tutmuyor fren
Bir kemençe sesi oynanır horon
Ağızlarda çığlık uy Beşikdüzü
Kültür zenginliği var temelinde
Akla sen gelirsin en evvelinde
Mayıs Yedisi’inde festivalinde
Yapalım seninle toy Beşikdüzü
İsmin söylenince çarpar bu yürek
Övüncüm, kıvancım, barkıma direk
Sen var iken bana başka ne gerek
Senden ayrılana vay Beşikdüzü
Mesafeler bana yüklüyor gamı
Resminle süsledim bütün odamı
Senden uzaklarda gurbet akşamı
Bir hüzün çöker ki oy Beşikdüzü
Karasevdamızsın sevdadan öte
Yemyeşil yaylalar burnumda tüte
SEKBAN der hasretlik yeter ki bite
Sana gelmek bizde huy Beşikdüzü
Selahattin Sekban