Büyükşehir olduktan sonra su işleri büyükşehire bağlandı. Arızalara büyükşehir bakıyor artık. Yani TİSKİ bakıyor.
Beşikdüzü Vardallı Mahallesi İskenderli yolu üzeri 2 bin 300m.de Karayolları tarafından sürdürülen yol çalışma dolayısıyla su borusu farkına varılamadığı için patlatıldı. Derhal TİSKİ’ye haber verildi. Geldiler patlayan boruya 30 cm civarında bir ek koyarak arızayı yaptıklarını ve suyun verildiğini söylediler.
Aradan bir yada iki saat geçmeden yapılan yerden yeniden patladı. Tekrar geldiler, bu kez 40 cm. civarında ilk eke ikinci bir ek koydular. Bu da Cumartesi günü yani 10 Eylül günü patladı. Tekrar TİSKİ’ye haber verildi, Cumartesi’nden Pazartesi saat 10’na kadar ne gelen oldu ne giden. Mahallenin bir bölümü iki güne(46 saat) yakın bir süre susuz bırakıldı.
Bunlar ne insanları düşündüler ne de hayvanları! Hayvanlar iki gün susuz kaldı. Evlerde çamaşır makineleri, bulaşık makineleri çalışmadı. İşinden gücünden kan der içerisinde evine gelen vatandaş su olmadığından banyo yapamadı. İçme suyu bulmada dahi zorluk çekenler oldu.
Bir kurum bunları nasıl düşünmez! Bu nasıl hizmet anlayışı!
Beşikdüzü Belediyesi bu işlere bakarken bunlar mahallelerde yaşanmamıştı. Bu vurdum duymazlığın hesabı mutlaka sorulmalı. Vatandaşa bilerek ve isteyerek böyle bir eziyet edilemez. Böyle kurum idareciliğini herkes yapar. Böyle idareciliğe tahsil de gerekmez. Belki daha da alasını yaparlar. TİSKİ bu konuda sınıfta kalmıştır. Büyükşehir yapılarak vatandaşa bu eziyeti edenler Allah’ından bulsunlar diyor vatandaş. Haksız da değiller. İnşallah böyle bir yanlış bir daha yaşanmaz.
Bir diğer konumuz da Trabzonspor.
Şahsen Trabzonspor’dan pek yazmak istemiyorum ama izlediğimiz futbol insanı deli ediyor. Geçen yılın son on maçından buyana 15-16 maç oldu. Futbolumuz birşeye benzemiyor. Abdullah Avcı’da nedense oynanan bu rezil futbolu görmüyor.
Her maçta olduğu gibi Adana Demirspor maçında da aynı hatalar devam ediyor. Maçtan sonra kulüpte bu maçların tekrarı izlenmiyor mu? Defans, ortasahadaki adama pas atıyor, adamın arka tarafı boş; geri dönüp kaleye gidecek yerde sırtını kaleye dönüp tekrar topu kendisine atana pas veriyor. Çevre kontrolü denen bir şey var. Oyuncuların sağından, solundan, önünden, arkasından haberi yok!
Böyle gole gitme mi olur? Avcı bunları görmüyor musun? Sen geriye, yana oynarken defansı 3 kişi olan rakip geri çekilerek bu sayı 8-9’a yükseliyor. Böyle gole gidebilir misin? Elinde senin Yattara mı var, Ali Kemal mi var, yoksa İskender mi var? Nasıl bu defansta boşluk bulacaksın ya da nasıl bu defansı geçeceksin de gole gideceksin? Bu oyunla bunu başaramayacağın görünüyor. Nasıl geçen yıl zirve yapmışsan, bu yıl dip yapacaksın gibi görünüyor. Gidişat bunu gösteriyor.
Kaleye şut atan oyuncun yok. Kaleci ile karşı karşıya kalmadıktan sonra topa vuran yok. Rakip çizgi halinde defans yapıyor. En kolay gol çizgi halinde defans yapan takıma atılır. Her ara pası ile kaleci ile karş ı karşıya kalırsın. Bu da idmanda çalışarak sahada uygulamayla olur. 90 dakika böyle bir pozisyon yaşanmıyorsa, demek ki, bu idmanda bu çalışılmıyor. Abdullah Avcı, böyle devam ederse bu takım, 10 yıllıkta sözleşme imzalasan yolun sonu görünüyor. Şimdiden hatırlatması. Yarın tribünler topyekün alehinde tezahürata başlarsa orada durma şansın sıfıra yakın olur, bilesin.
Her alınan top tek pas olarak oynanmaz. Adamlar topu alıyor, bir süre sürdükten sonra pas veriyor ya da bir iki oyuncumuzu geçtikten sonra pas veriyor. Biz ise topu rakibe verme de nere oynarsan oyna. İstersen sürekli kaleciye oyna. Müdahale eden yok, bir şey diyen yok. Bu iş böyle devam etmez, etmemeli!..
