Geçme namert köprüsünden
Ko götürsün su seni,
Yatma tilki gölgesine
Ko yesin aslan seni
Siyasi manevraların yoğun olduğu günleri yaşıyoruz. Bir partiden beklediği kemiği diğer partide arayan – sözüm ona – dürüst zannettiğimiz siyasetçiler ülkenin kaderini ele geçirince neler yapabileceklerini düşünmek bile istemiyorum. Atatürk: “Ben sporcunun dürüst, ahlaklı olanını severim.” demişti. Bugünleri görse herhalde bu sözü çok daha değişik söylerdi. Rahmetli büyük insan mert olmayanların yaşadığı bir dünyayı düzeltmek için pek çok mesai harcadı.
Sözü siyasetin yoğun olduğu Beşikdüzü’ne getirmek istiyorum.” Benim partimi iyi, seninki tu kaka. Anlayış bu olunca insanların birçoğu bu siyasetin gözü kör olsun diyenler çoğunlukta.
Siyasetin gözü kör olmasın. Gözü açık olsun da gerçekleri görsün.
Yolda kalem bulanların saygın gazeteci olduğu bir ülkede, bunca yalanın arasından gerçekleri ayıklamak o kadar kolay değil.
Gerçek gazetecileri baş tacı yapmak istiyorum. Onlara her zaman şapka çıkarırım. Kalem benim kuyumcu vitrinimdir. Çoğu zaman bir nişanlının parfümlü hediye mendiline benzer. Zaman zaman o güzel mendili elime alıp koklarım. O mendili en güzel cebimde saklarım.
Tilki gölgesinde, eli ensede yatan siyasetçiler acaba insanlıktan nasibini alabilmişler mi?
Her şey gönlünüzce olsun diyorum, ama gönül de dürüstlük kokuyorsa…
Hoşça kalınız.
