Kuzeyses Gazetesi > Beşikdüzü Haber

Beşikdüzü Haber | Vakfıkebir, Görele, Eynesil, Şalpazarı ilçelerinden yayın yapan Trabzon haber sitesi

TABİAT KOKULU BAL HİKAYESİ

Ben Mustafa Kara, arıcılığa bir hobi olarak başladım. Şunu söyleyeyim. 1998’de huzurum ne ise şimdi de aynı. O dağlara çıkıp, sabah erken , kovandan onların çıkardığı uğultuyla beraber, akşam döndüklerinde bacaklarında çiçek polenlerini görünce, nektarın kokusunu alınca ve karşılarında çayımı yudumlamak…. hatta sıcak havalarda kovandaki balı serin tutmak için kanat çırpmalarının sesini duymak tamamen benim için bir terapi… Huzur oluyor. Korna sesi yok, ekzoz dumanı yok, doğayla içiçesiniz.

Aile işletmemiz babam, eşim ve oğlum… Maliyet ve emek olarak ve arkadaşlarımızla beraber, taşımacılığından kovanların çıtasına tahtasına kadar ilk elden üretmeye çalışıyoruz.

1988 yılından bu güne dek arıcılık yapıyorum. Bundan önce babamın arı kovanları vardı. Aslen Şalpazarlıyım ve Erzincan’dan buraya babamın tayini çıktığında en son arabanın üzerine iki kovan arı koyarak getirdi, hatta fotoğrafı vardır. 1991 senesinde Beşikdüzü Ziraat Bankası’nın arkasındaki o zamanlar boş olan arazide biz yıllarca arı baktık.

Gezgin arıcılık yapıyorum. Mayısın ilk haftası Gümüşhane’ye Kürtün’e gidiyorum.  Arılar yaban gülü, yaban mersini, böğürtlen, çal çilek’ten besleniyor.  Bal, polen, propolis alıyorlar. Orda yaklaşık bir ay kalıyoruz.

Ordan kestane balı için Beşikdüzü’nün yüksek köylerine geliyorum. Sonra Çaykara’nın yüksek köylerine, yine kestane balı almak için yola çıkıyorum. Ardından ise Erzincan’a gidiyorum.

Tarım ilçe müdürlüklerinden gideceğimiz yer için izin alıyoruz. Bilgi veriyoruz. Tc kimlik numaraları ve araç plakaları gibi…

Her gittiğimiz yer için barınacak yer, su yol… imkanı oluşturmaya çalışıyoruz, bazen sıkıntı da oluyor bu noktada.

Bu arada bazı sorunlar da yaşıyoruz. Yolculuk sırasında işçi bulmakta  sorun yaşıyoruz, insanlar tedirgin olabiliyor. Oysa arı olmazsa tozlaşma olmaz, meyve sebze yetişmez; tabiat olmaz. Herşey Rabbimin yaratmış olduğu arıya bağlı.

Hatta Avrupada duyuyoruz. Arı konaklama merkezleri vardır. Her köyün, her mahallenin arı konaklama merkezleri vardır. Ne kadar arı sebze ve meyve bahçelerinin tozlaşmasına; ürüne sebep verir diye hesaplanır. Arıcının elektirik, su ve diğer giderleri, yerel idare tarafından bulundurdukları koloni başına kendisine verilir. 

İşimizi severek yapıyoruz. Buna rağman taşıma sırasında kamyonumuzun kaza yapması riski oluyor. Yağmur yağıyor, araziye çıkamıyoruz. Yaban hayvanlarıyla karşılaşıyoruz. Hırsızlık riski oluyor. Zirai ilaçların zararları ile uğraşıyoruz…. Meralar daralıyor,  karşı durmaya çalıştığımız kirlilik oluyor. Küresel ısınmayla iklim değişiyor. Ters rüzgarlar ile arı ölümleri oluyor.

Sektör olarak sıkıntılarımız var dediğim gibi.  Pazarlama sıkıntımız oluyor. Yurtdışından kalitesi bilinemeyen bal geliyor. Glikoz şurupları, mısır şurupları var, merdivenaltı üretim yapılıyor. Bu şuruplar arıya yedirilerek organik olmayan üretim yapılıyor. Bunun için  bal alışverişinizi bu konuda yaparken tanıdığınızdan, eşinizden, dostunuzdan almanızı bilhassa tavsiye ederim.

Çin’den sonra dünyada en fazla bal üreten ikinci ülkeyiz. 7.5 veya 8 milyon kolonimiz var Türkiye genelinde.  Arı kovanları dünyanı en küçük ve en gelişmiş fabrikalarıdır.

Vatandaşlarımızdan sağlık için arı ürünleri Bal, Polen, Propolis, Arı Sütü… tüketmelerini öneririm.

Şunu da söylemek istiyorum. Meyveyi, karayemişi… seviyoruz. Bunların, önce çiçekken döllenip meyve olması toprağa düşmesi, bunun için arıya böceğe ihtiyaç var.

Tabiat, üzerindeki hayvanlar ve biz insanların arılara ihtiyacı var. Onları çok önemsiz ve zararlı görmeyelim diyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gülay Harita Kadastro
Kule Rezidans
Elit Lastik
Naninos Pizza
Hedef Bilgisayar