1910’lu yıllar Trabzon Tabakhane’den çarık imal etmek için deri ve Moloz’dan Çember için astar bezi alınarak ticarete başlanır.
Rusların şehri işgali ile Beşikdüzü’nden batıya doğru göç; muhacirlik başlar. Gemilerden sahile top atışları yapılmaktadır. Top gülleleri ve şarapnel ile bir ağabeyini yolda kaybeder Kamil (Manzak) Daha 9 yaşındadır. Samsun cıvarında gürcü asıllı bir hayırsever kendi evinde ağırlar misafirlerini. Kapının üzerinde o devrin lisanı ile şöyle yazmaktadır: ” Bu haneye gelen misafur ekmek ile aş yesun/ Eğer namaz kılmaz ise toprak ile taş yesun”. Bu hatırayı tebessüm ile anar sonraları.
Memlekete dönüş ve sonra istiklal harbi başlar. Aktif olarak katılır savaşa. Büyük taaruzda Rauf (Orbay) Bey’in yakınında muhabere mevkisindedir. Mühimmat kayıtlarını tutar. İzmir’da düşman mağlup olunca memlekete döner. Evlenir, Ticari hayata devam kararı alır. Tahta sandıklarla at sırtında köyler dolaşılır, manifaturacılık yapar. 7 evladından biri olan Hasan Manzak işletmeye zorlu zamanları da aşarak hizmet etmiştir.
Değişen sektör ve ürün yelpazesine rağmen, basma, pazen, divitin, seccadelik, çeyizlik ürünler, ev tekstili… raflarda yer bulmakta 3. nesil olan Cemil ve Celil kardeşler Çakmak Camii mevkisinde seçkin müşterilerine bugün de hizmet vermeye devam etmektedir.